Evrim Teorisinin Çöküşü Rusya Gündeminde

 

 

 

 

Moskova"da basılan ve 3.1 milyon tirajı ile Rusya"nın en çok okunan günlük gazetesi Komsomolskaya Pravda, 18 Ekim 2007 tarihli yayınında, Harun Yahya"nın evrim teorisine karşı verdiği fikri mücadeleye yer verdi. Kapaktan verilen haber, "Bilim Adamları Allah’ı Arıyor – Etrafımızdaki Dünya Kendiliğinden Var Olmadı. O Yaratıldı" ana başlığı altında aktarıldı. 1925"te Genç Komünist Birliğin resmi yayın organı olarak kurulan gazetede, evrim teorisinin sorgulanması, hatta iman eden bilim adamlarının görüşlerine yer vererek, bilimin cevap veremediği metafizik sorular yayınlaması, Rusya"da materyalizm ve Darwinizm"in ciddi bir darbe almış olduğunu göstermektedir. Rusya"da senelerdir Harun Yahya"nın onlarca Rusça kitabının okunup 70 yakın belgeselinin izlenmesi, yazarın Rusça sitelerinden binlerce eser indirilerek fikirlerinin yakından takip edilmesi, günümüzde Rus halkının Allah"a imana yaklaşmasında, hiç kuşkusuz son derece etkili olmuştur. Harun Yahya"nın anti-materyalist, anti-Darwinist, anti-komünist görüşlerinin yaygınlaşması, bugün Rusya"da da meyvelerini vermektedir. Bu sol görüşlü gazetenin söz konusu haberinde ise, "Darwin doğruyu söylemiyor muydu?" başlığının ardından şöyle bildirildi:
 

Rusya"daki bazı blog siteleri kısa bir süre önce, internetteki "Evrim Teorisinin Çöküşü" adlı ilgi çekici bir çalışmayı tartışıyorlar. Yazarı, Türkiye"den Bilim Araştırma Vakfı Başkanı Adnan Oktar. Bu kitap birkaç sene önce basılmış; 13 dile çevirilmiş ve 54 ülkede yayınlanmıştır. Kitabın konusu ve amacı –Darwinizmin sahtekarlıklarını ortaya çıkartmak
 

Eğer Darwin’in teorisi yanlışsa, bu durumda Oktar’ın bana ulaşan kitabıyla beni ikna ettiği gibi, evrenin tek yaratıcısı ve evrendeki yüce akıl, yalnız Allah olabilir…
 

Kitabın adı Biz İnanıyoruz idi, kitapta çeşitli ülkelerden dönemin en tanınmış 53 fizik, kimya, biyoloji bilim adamı (onların arasında Nobel ödüllü bilim adamları da vardı), evrenin kaostan tesadüf eseri var olması için son derece düzenli ve mükemmel kanunlara sahip olduğunu bildiriyorlar. Ayrıca tanıdığım bir sürü bilim adamı vardır ki, mulakat aldığım zaman mikrofonu kapattıktan sonra bazı itiraflarda bulunuyorlar. Basına yansıtmamak kaydıyla diyorlar ki herhangi bir keşifin son aşamasına yaklaştıklarında, sanki bir demir kapıyla yüz yüze geliyorlar ve o kapıyı açmakta çok zorlanıyorlar. Ama eğer o kapıyı aşarlarsa, o zaman şok bir durumla karşı karşıya kalıyorlar: "Bizi çevreleyen herşey olağanüstü komplekslik ve mükemmel mantıkla kurulmuş" Fakat deli ve dindar olarak gözükmemek için, kimse bu fikirleri açık ifade etmek istemiyor Buna tek cesaret eden dünyaca meşhur akademisyen, psikiyatri ve nöroloji professörü Vladimir Behterev"in torunu, Beyin Enstitüsü Başkanı Prof. Natalya Behtereva idi. Ömrünü beyin araştırmasına adayan Prof. Behtereva verdiği bir mulakatında şöyle bir itirafta bulunuyor: "Beyni her yönüyle incelemek mümkün değildir, çünkü beyin evrensel bir sır oluşturuyor. Ben, beynimizin Allah tarafindan yaratıldığını, aklımızı ve düşünme sürecimizi yönlendirdiğine büyük ihtimal veriyorum" diye konuştu…
 

Amerikalı bilim adamları, düşüncelerinde daha özgür oldukları için, Allah"ın mucizelerini kabul etmekte tereddüt etmiyorlar. Örneğin Pensilvanya Eyaleti, Bethlehem şehrindeki Lehigh Üniversitesi’nde görev yapan Amerikalı biyokimya profesörü, Darwin’in Kara Kutusu kitabında şöyle bir itirafta bulunuyor:
 

Son 50 yıldır biyokimya uzmanları, insan hücresinin çok önemli sırlarını keşfettiler. Bu sırları ortaya çıkarabilmek için, on binlerce bilim adamı hayatlarını laboratuvar çalışmalarına ve araştırmalara adadı; fakat canlı hücrenin incelemesi için verdiğimiz bütün çabalar, bizi tek sonuca getirdi: "Yaratılış".
 

Rus Devlet Üniversitesi’nden Sosyal Bilimler öğretmeni, felsefe doktoru Aleksey Grigoryev, "Gerçekten, ne kadar çok öğrenirsek, o kadar fazla yeni sırla karşılaşıyoruz." diyor. XX. yüzyılın bilim adamlarının ileri sürdükleri, "Dünya"yı birkaç on yıl içerisinde çözmüş oluruz" iddiaları gerçekleşmekten çok uzak. Bugün biz görünümde en basit soruların cevabını bile verebilecek durumda değiliz: enerji nedir, elektron, yer çekimi nedir ve neden oluşuyor? Bugün yaşayan en dahi bilim adamlarından hiçbiri insan vücudu gibi mükemmel makina inşa edemez.
 

Hiçbir mühendis evren gibi olağanüstü mükemmel bir sistemi kuramaz. Dünyamızın var olmasını sağlayan temel fiziki kuvvetler, bizi daha da çok şaşırtıyor: yer çekimi, merkezkaç, merkezcil kuvvetler vs. Bilim adamları yıllar öncesinden şunu ispatlamıştır: Bu kuvvetler şu anda olduklarından, %1 farklı oranda olmuş olsalardı; insanları bir yana bırakın, yer yüzünde ne atomlar, ne de galaksiler oluşurdu.
 

Evrenin ve insanın yapısındaki olağanüstü komplekslik ve mükemmellik birçok bilim adamını imana getirdi
 

… [Darwin] Bu fikirlerini 1859 yılında yayınladığı Türlerin Kökeni kitabında açıklamıştı. Daha sonra bu bilim adamı teorisinde bir sürü açık ve hata olduğunu anlamaya başladı, bu hatalarını "Teorinin Zorlukları" bölümünde açıklıyor: Bazı organların var olması teorisini çıkmaza sokuyordu örneğin, insan gözü veya kuş tüyleri, ama en önemlisi: teorisinin doğruluğunu ispat edebilecek ara geçiş formların fosilleri bir türlü bulunamıyordu. Darwin bu eksik fosillerin ve diğer sorunların bilimin gelişmesiyle aşılabileceğini ümit ediyordu, fakat durum şu ki bugün bile balıklarla sürüngenler, yürüyenlerle kuşlar arasında teoriye göre olması gereken arageçiş formları ortada yok.
 

Doktor Oktar şöyle yazıyor: "Darwin zamanında canlıları ilkel mikroskoplarla inceliyorlardı, teori daha çok Darwin"in hayal gücüne dayanıyordu. O zamanlarda DNA ve genetik bilgi konusunda insanlığın hiçbir bilgisi yoktu." Günümüzde, bilim adamları tesadüfi süreçler yerine, bir Yaratıcı’nın etkisini arıyorlar. Eğer insan Dünya üzerinde evrim sonucunda meydana gelmiş olsaydı, tek hücreden oluşması için mutasyonların sıklığı ve biyokimyasal süreçlerin hızı göz önüne alındığında, evrenin yaşından çok daha uzun bir süreye ihtiyaç olacaktı.
 

Einstein bile bir yandan Allah"a inanıyordu. Ve dünyanın en büyük bilim adamları inanan kişilerdi. Hatta benim hayatımda bile öyle tanıdıklarım var: XX. yüzyılın fizik alanında en büyük keşiflerini yapan bilim adamları sonunda Allah"a inanmaya başladılar; çünkü şu an insanlığın var olan bilgisi ile bir çok kanunu ve süreci sonuna kadar açıklayamıyorlar ve anlayamıyorlar. …
 

Önemli bir not: bazı kaynaklara göre, Darwin ölüm döşeğindeyken ona "Sonuçta sizce dünyayı kim yarattı?" diye sorduklarında, o da: "Allah" diye cevap vermiştir.
 

2 sayfa olarak yayınlanan haberdeSir Isaak Newton"un "Mekaniğin yasalarına Allah’ın kanunlarından ulaştım." sözüne yer verilmiş ve "Cevaplarını Sadece Yaratıcı"nın Bildiği Sorular" başlığı altında, materyalist anlayışla cevap verilemeyecek sorular yayınlanmıştır:
 

·         Evren yokluktan nasıl var oldu?

 

·         Eğer hayatta herşey sebep-sonuç kanununa dayanıyorsa, o zaman ilk sebep neydi? Yani etrafımızda gördüğümüz şeylere neden ihtiyaç var?

 

·         Eğer enerji yok olmuyorsa, enerji ilk olarak nereden gelmiştir?

 

·         Zaman kavramı gerçekten var mı? Eğer varsa, gerçekten zaman geçmiş, şu an ve gelecek olarak ayrılıyor mu?

 

·         Yaratılan evren nereye gidiyor – kaosa mı, düzene mi?

 

·         Evrenin sonu var mı? Eğer sonu varsa, sonun ötesi nedir?

 

·         Bir yığın atomdan oluşup da, kendimizi bu bilinçsiz atomlar dünyasında nasıl "ben" olarak algılıyoruz? Ve nasıl olup da vücudumuzu oluşturan bir grup atomun, dünyayı oluşturan başka bir grup atomu öğrenmesi, anlaması ve algılaması mümkün olmaktadır?